HAYMANA GAZETESİ
Haymananın İlk ve Tek Siyasi Bağımsız Gazetesi
Ramazan DOĞAN

AVUTULMUŞ İNSANLAR

28-11-2025

Geçmişin derin izlerini kaleme aldığı yazılarıyla geleceğe aktaran tarihin ödemli realist yazarlarından olan Dostoyevski’nin deneyimlediği bir olayı sizlere aktaracağım. Dostoyevski’nin deneyimlediği olay üzerinden toplumuzun genel bir değerlendirmesi yapmak belirli ölçütlerde fayda sağlayacaktır.

 Okuduğu şiirler yüzünden hapishaneye mahkûm edilen Dostoyevski, avluda bir köpeği gözlemlemeye başlar. Mahkûmlar tarafından tekmelenen, zorba davranışlara maruz kalan köpek, durumdan memnun olurcasına tekme geleceği sıra başını eğer ve kaderine razı bir durum sergiler. Dostoyevski bir süre sonra köpeğe yaklaşarak onun başını severek ona dostluk etmeyi amaçlar. Dostoyevski’nin sevgi göstermeye çalıştığı köpek, tam başı okşanırken bağırıp kaçmaya başlar. Mahkûmların tekmeleri karşısında daima tepkisiz kalan köpek, aksi bir davranış olan sevgiyle başının okşanması durumunda aşırı tepki vererek acı çekercesine sürekli kaçmaktadır. Dostoyevski’nin köpek hikâyesi sevgisizliğin ve alışkanlıkların tanımlanabildiği en güzel hikâye örneklerinden birisidir. Bu örneği sadece köpek üzerinden okumak hatalıdır. İnsanlarda alışkanlıklarının aksi durumunda gerçekleşen hallerde ani tepkiler verebiliyor. Hatalara, kötü aksiyonlara, zulümlere alışan insanlar doğru davranışlara tepki göstermektedirler. Dostoyevski durumu şöyle özetler;  ‘’Zulüm bir alışkanlıktır; insanda bu alışkanlığın kökleşmesi hastalığa yol açar. En iyi insan bile alışkanlıkla, sanki bir hayvanmış gibi kabalaşıp o derece aptallaşabilir. Kanla, kudretle mest olur; hoyratlığı, ahlaksızlığı, içindeki kötülüğü büsbütün geliştirir; aklı, duyguları kesinlikle doğal olmayan hareketleri yadırgamaz ve sonunda bundan zevk almaya başlar. Bir zalimde hem insanlık, hem de vatandaşlık tamamıyla yok olmuştur; yeniden onurlu bir insan olması, pişmanlık duyup eski hayatına dönmesi imkânsızdır artık. İşin asıl kötü yanı, böyle bir başına buyrukluk kolayca topluluğa sirayet edebilir; kudret, son derece ayartıcı bir şeydir. Toplum da böyle bir etkiye kayıtsız kalırsa, bu alışkanlığın toplulukta kökleşmesi işten bile değildir. Kısacası, bir insana kendi benzerine fiziksel ceza verme hakkının tanınması topluluğun yaralarından biridir; bu yara bir yandan o topluluktaki özü ve vatandaşlık duygusunu kemirirken, öte yandan önüne geçilmez bir düzensizliğe yol açar.” Değerli hikâyeler ve tanımlamalardan yola çıkarak varacağımız nokta apaçık önümüzdedir. Alışkanlıkların aksi durumlarında yapılan hareketler doğru olsa bile tepki veriyoruz. Alışkanlıkların deri gibi üzerimize yapıştığı günümüzde alışkanlıklarımızı yitirmemiz için uzun sürelere ihtiyacımız var. Farkında iseniz iyi ya da kötü olan bütün çalışmalar ve kararlara çığ gibi tepkiler oluyor. Başarısızlık iliklerimize kadar işlemiş durumda. Zulme, adaletsizliğe, liyakatsizliğe o kadar alışmışız ki güzel davranışlara, adaletli kararlara, liyakatli kadrolara tepki verir duruma gelmişiz. Kendi lehimize olan bütün kararları adaletli, aleyhimize olan kararları ise adaletsiz bulmaktayız. Alışkanlıklarımızın bilincinde olan yöneticiler bizleri avutacak hamleleri yaparak kendilerine ayrılan süreyi uzatıp duruyorlar. Yaşamın ilk 10 yılında oyuncaklarla, vaatlerle avutulmuş çocuklar olan bizler yaşamda kalma süremizin artmasıyla avutulmuş insanlara doğru dönüşümü tamamlıyoruz. Unutmamamız gerekir ki alışkanlıklarımızın aksi halinde gerçekleşen şeyler iyi ya da kötü olsun bizlerin tepkisine maruz kalır.

 

"AVUTULMUŞ İNSANLAR" KÖŞE YAZISI YORUMLARI
BU HABERE YORUM YAPILMAMIŞTIR
BASIN İLAN KURUMU İLANLARI
GAZETEMİZ YAZARLARI
28-11-2025
Kenan KALAY
28-11-2025
Seyfullah YÜCEL
28-11-2025
Ramazan DOĞAN
28-02-2025
Yavuz ÇİFÇİ